İyi çocuk kitapları aşı gibidir!
“Çocuk kitaplarında kötülük olmamalı’’ demişti yazar arkadaşlarımdan biri. Üstelik kendi de çocuk kitapları yazmayı düşünüyordu. Bu yorumu kafamı epey kurcalayıp durdu.
Füsun Çetinel
na babalar çocukların gözü önünde kavga ediyor, birbirlerini aldatıyor, iş dünyasında ötekinin ayağını kaydırmaya çalışıyor, kadınlar bir çuval para saydıkları marka elbiseyi kocaları kızmasın diye pazardan çok uygun fiyata aldıkları yalanını rahatlıkla söyleyebiliyor, televizyonda her türlü suç işleniyor ama çocuk kitaplarında kötülük olmasın.
Kötülüğü görmezden gelen yazar çocukları iyiliğe de hazırlayamaz
Biz çocuklarımızı devamlı hayatın gerçeklerinden uzak tutmaya çalıştıkça onlar daha çok üzülüyor, daha çok sorun yaşıyorlar çünkü ileriki hayatları için yeteri derecede hazırlanmamış, savaşacak gücü toplayamamış oluyorlar. Büyüyemiyorlar, güdük kalıyorlar. Hayatın, ana babaların, öğretmenlerin, yazarların onlara gösterdiği ve anlattıklarından apayrı bir şey olduğunu anlamak onları hayal kırıklığına sürüklüyor.
Birlikte sanal yazı çalışması yaptığım arkadaşım Rehan Yarmaoğlu son paylaşımında bu üzüntüsünü öyle güzel ifade etmiş ki;
Duygular çocuklara söylenmez sırdır. Ailede acı veren konular konuşulmaz, yok varsayılır. Üzüntüler sır olarak toprak altına gömülür. Bunu ancak şimdi bu yaşımda anlayabiliyorum çünkü ben de bu düzenin bir parçası olarak bu geleneği aynen sürdürüyorum. Acıları yok sayıp sessizce içe bir yerlere gömmek. Yazmaktan, yüzleşmekten ürkmek.
İyi çocuk kitapları aşı gibidir!
Çocukları hastalıklardan korumak için nasıl aşılatıyorsak, onları hayatın gerçeklerine hazırlamak için de doğru dozda kitaplar sunabilmeliyiz. Açık sözlü, cesur, yalan söylemeyen, büyümelerine olanak sağlayan kitaplar yazabilmeliyiz çocuklara. Ancak bu yolla iyiliği seçmelerine imkan sağlayabiliriz.