Yazıda Sessizlik
Bazen hayatta kalmak için yazarız, bazen fırtınalı dönemlerde kontrolü geri almak için, bazen hatırlamak, bazen geçiş dönemlerindeki mutlak kayıplarla baş etmek için yazarız. Bazen de sadece yazarız.
“Kelimeler anlamsızlaştığında fotograflara dönerim. İmgeler yetersiz kaldığında sessizlikle mutlu olurum.”- Ansel Adams
Bir gün Yazı Evinde, Kahraman’ın yolculuğuna henüz çıkmış 3 kahraman ve ben masada oturmuş sohbet ediyorduk. Hepimiz aynı anda birbirimize tavsiyelerde bulunuyor, “bence senin…yapman gerekiyor” tadında cümlelerle birbirimizin hayatını kurtarıyorduk. Odada dağınık, savruk bir ateş ve hava enerjisi hakimdi. Toprağımız kaymış, suyumuz bulanmıştı. Beş dakika sessizlik içinde oturma kararı aldık. Beş dakika boyunca kendimizi dinlemek, gözlerimiz kapalı, diğer tüm duyularımızı açarak sessiz kalmak ve birbirimizi hissedebilmekti hedef. Başkaları o masaya, o odaya nelerle girmişti, bunları hissedebilmekti.
Beş dakika sonra anladık ki biz aslında daha kendimizi hissedemiyorduk ki, başkalarına ne yapması gerektiğini söyleyebilelim. Bazen eyleme geçmek bizi bizden uzaklaştırır, görmek, duymak, düşünmek istemediğimiz şeyleri konuşarak, kendimizi meşgul ederek onları örtmeye çalışırız.
Bugün 5 dakika sessiz oturun. Nerede olduğunuzun, kimle olduğunuzun önemi yok. Sadece olduğunuz yerde beş dakika boyunca hiç konuşmadan durun. Gözlerinizi kapatıp, diğer tüm duyularınızı açın ve hem kendi içinizde neler taşıdığınıza bakın hem de etrafı hissedin. 5 dakika sonra gözlerinizi açın ve saatinizi 6 dakikaya kurup içinizden ne geliyorsa onu yazın.
Yeşim Cimcoz